Atari’nin 1980’lerde çıkardığı Marble Madness’ın ardından benzer birçok oyun yapıldı. Bunların birçoğu oynanış açısından oyuna yakın olsa da, aynı atmosferi yansıtamıyordu. Bu türe son örnek de Alman firması Cyparade tarafından geliştirilen Ballance oldu. Cyparade, henüz yeni kurulan bir firma olsa da, oyunlarının dağıtımını Atari firmasının üstlenmesi, Ballance’ın ne kadar kaliteli bir oyun olduğunu baştan ispatlıyor.
Aksiyon ve bulmaca öğelerini başarıyla birleştiren Ballance’ta amacımız, on iki labirent benzeri bölümde kontrol ettiğimiz topu, uzayda kurulu olan platformlardan aşağı düşürmeden bitiş noktasına ulaştırmak. Kolay bir iş gibi gözükse de, bunu başarabilmek hız, çeviklik, denge ve bazen de iyi bir konsantrasyon gerektiriyor. Hatta bazı yerlerde sinirlerinize hakim olma başarısını göstermeniz gerekeceğini bile söyleyebiliriz.
Oyunda, kahramanımız olan top, dönüştürücüler sayesinde, ahşap, kaya ve gazete olmak üzere üç farklı şekile girebiliyor. Her şekilin de kendine has artı ve eksi özellikleri bulunuyor. Bunlara kısaca değinirsek; gazete kağıdından oluşan top, hafif, rampalara rahat tırmanabilip hava akımlarında uçabilirken, tam yuvarlak olmadığı için kontrolü zor ve nesneleri hareket ettiremiyecek kadar güçsüz. Yani sandık ve benzeri nesneleri ittiremiyor. Kaya top, ağır, bu nedenle de rampalara tırmanamıyor. Ancak, nesneleri rahatça ittirebiliyor ve ağırlığından dolayı rahat kontrol edilebiliyor. Ahşap top ise diğer iki topun dengelenmiş hali. Anlaşılacağı gibi her top, oyunda farklı yerlerde ve amaçlarda kullanılıyor.
Oyundaki bulmacalar ve aksiyonlar kimi zaman çok basit, kimi zaman da yapımcıları takdir edeceğiniz kadar akıl dolu ve etkileyici. Tabii bu bulmacalar, macera türü oyunlarda karşımıza çıkanlar gibi değil, köprüleri indirmek, geçitleri açmak veya sandıkları ittirerek kendimize geçecek yol sağlamaktan ibaret. Yine de bunları gerçekleştirmek için, daha önce de belirtildiği gibi, çeşitli hünerlerinizi sergilemeniz gerekiyor. Örneğin, bazen boşlukta sallanan bir salıncağa, hava akımını kullanarak inmeye, bazen de eğik bir düzlemde ilerlemeye çalışıyoruz. Eğer zamanınızı bitirmeden bölümü tamamlamaya çalışırsanız, bunlar gibi engellerde çok hak kaybedebilirsiniz. Oyundaki kayıt sistemi “checkpoint”lerle sağlandığı için de eğer yakın bir zamanda “checkpoint”ten geçtiyseniz şanslısınız, yoksa bölüme en baştan veya son geçtiğiniz “checkpoint”ten başlamanız gerekiyor. Neyse ki yapımcılar, zorlayıcı engellerden sonra kayıt noktaları koymayı ihmal etmemişler.
Ballance’da, bölüm sonlarında aldığımız puan üç kritere göre hesaplanıyor. Bunlar kalan süremiz, kalan haklarımız ve bölüm bonusu. Oyuna üç hakla başlıyoruz. Bunları da bölüm sırasında karşımıza çıkan, sabun köpüğü benzeri renkli küreleri toplayarak arttırıyoruz. Zamanı ise atoma benzer nesneler ile arttırabilirsiniz. Yani bölüm bittiğinde ne kadar fazla hakka ve zamana sahipseniz o kadar fazla puanınız oluyor. Burada belirtilmesi gereken bir ayrıntı daha var; sürenizin bitmesi bölüme tekrar başlamanız gerektiği anlamına gelmiyor. Eğer, puanım fazla olsun, Ballance’ın resmi sitesindeki yüksek skorlar bölümünde ismim geçsin demezseniz sürenizi gönül rahatlığıyla harcayabilirsiniz. Ayrıca bölümler sırayla açıldığı için, istediğiniz zaman, istediğiniz bölümü tekrar tekrar oynayabilir, önceki rekorlarınızı geçmeye çalışabilirsiniz. Bu da, oyunun oynanabilirliğini uzatan etmenlerden bir tanesi.
Oyunun kontrolleri birkaç tuştan ibaret. Bunlar da eğtim görevi olarak da tanımlayabiliceğimiz ilk bölümde öğretiliyor. Başlangıçta topu kontrol etmek ve bunu yaparken de açı değiştirmek zor gelse de, birkaç dakika içerisinde kontrollere alışıyoruz. Oyunun arayüzü de oldukça sade olduğu için kısa sürede oyunun uzmanı haline gelebilirsiniz.
Gelelim oyunun teknik özelliklerine... Ballance’ın grafikleri, oyunun basit yapısına uygun bir şekilde basit, ancak, basit olduğu kadar da etkileyici. Oyundaki her doku özenle hazırlanmış ve renk uyumları da gözleri yormuyor. Arka planı oluşturan gezegen ve bulutların da (uzayda bulut ne arıyorsa artık) oyunu görsel açıdan oldukça zenginleştirdiğini söyleyebiliriz. Oynarken rastladığımız tek grafik hatası topun gölgesinin üstteki platformda gözükmesi. Bu hatayı bir kenara bırakırsak, oyunun grafiksel açıdan oldukça başarılı olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. 640x480’den, 1600x1200’e kadar çözünürlük desteği sunması sayesinde de ortalama bir sistemde bile takılmadan, tatmin edici grafiklerle oynayabilirsiniz.
Oyundaki ses efektleri kaliteli ama fazla değil. Hatta topumuz ilerlerken, köprüleri indirirken ve engellere çarparken çıkan sesler dışında başka efekt bulunmuyor bile diyebiliriz. Ancak, oyun boyunca yaptığımız işler bunlardan ibaret olduğu için, daha fazlasına da gerek yok zaten. Müzikler de bazı önemli olaylar sırasında duyulan melodilerden ibaret. Yine de oyun boyunca duyulan efektler bir süre sonra müzik etkisi yarattığı için bunun eksikliğini duymayacaksınız.
Oyunda çok oyuncu desteği bulunmuyor. Zaten oyunun yapısını da düşünürsek böyle bir destek uygun olmazdı.
Ballance, son zamanlarda çıkan oyunlardan farklı yapısı ile mutlaka denenmesi gereken bir oyun. Birkaç ufak grafik hatası dışında tek kötü yanı oyunun çok kısa olması. Öyle ki, birkaç saat içinde rahatça bitirebilirsiniz. Eğer yükseklik korkunuz yoksa ve kalbinize de güveniyorsanız bu oyunu kaçırmayın.